23 Aralık 2015 Çarşamba

içim boşaldı, hala boş...

eskisi kadar aktif değilim olmasam da sıkı sıkı takip ettiğim bir sürü arkadaşım var. 
hiç konuşmadığım hatta hiç görmediğim sadece okuduğum izlediğim arkadaşlarım.
blog yazmak bloger olmak vloger olmak fenomen olmak tanınmış olmak ünlü olmak bişey olmak işe yaramak ama insan olmak...
okuduklarınla seversin yazanını, duyduklarınla gülersin gördüğüne, hissedersin kalbinin güzelliğini, bağ kurarsın bir şekilde.  

sosyal ağları tanımlayamam, dehşetle büyüyen uçsuz bucaksız akıl almaz dipsiz kuyu ne dersen de fena...

sanki kaybettik eski sıcaklığı. 

daha anlık geri dönüşüm sağlayan takipçi sayısının sorgusuz sualsiz ilgisiz alakasız rastgele arttığı onlarca sosyal ağ var.
bunlar blogların gerilemesini sağladığı gibi gündemi çabuk yakalamamızı çabuk paslaşmamızı iletişimimizi de kolaylaştırdı.

iyiki de varlar.

demeye çalıştığım şu; günlerdir gözümün önünde bir çift kara boncuk var  Efsun'un gözleri,
Sergül'ün Efsun'unun gözleri, Yolun Neresindeyim diye soran Serrose'nin bakmaya sevmeye dokunmaya kıyamadığı Yoshinin meyvesi her anını bizimle paylaştığı Efsun'un gözleri.

Nasıl yaa ahh be kuzu nazar mı deydi dedim ilk 
Sergül sen benim uzaktaki dostum gibisin yanında olmadığım için kendimi suçlasam yeri. 

Yalnız değilsin be kuzu, içimiz yandı sadece dua edebiliyoruz.
ama yalnızsın be kuzu bu acı en çok seni yakar evlat işte yok ötesi.

sen beni bizi bilmezsin tanımazsın görmezsin ben biz seni biliriz senin izin verdiğin kadarını tanır kalanını biz şekillendirir seni öyle severiz 

acılar paylaşınca hafifler evet zamanla kabuk bağlar ama bir ananın yarası kapanmaz kapanamaz imkansız 

Allah sana sabır versin ey can tez vakitte alışmanı sağlasın, soğusun yangının uçuşsun küllerin
eski de kalsın bu günlerin.

umarım okumazsın yazılan hiç bir şeyi 
umarım okudukların kanatmaz da seni, yalnız olmadığı hissettirir.

amacım yok uzakta olanı içimde hissetmek hiç tanımadığım birinin canımı yakmasıdır dilime gelen 
durup durup baktığım profil ne halde olduğunu düşündüğüm dua ettiğim bir annedir elimden gelen
...

4 Ağustos 2015 Salı

köyümüzde düğünümüz :) 07.06.2015

sabahın ilk saatlerinde kuafördeydim, öğlen alayım vardı, akşam da düğünüm.
sıfır uykuyla başladım ikinci güne çok fazla yorgundum. 
ama gelindim ben dik durmalıydım 
tek damla göz yaşı olmamalıydı yüzümde
ben ağlarsam herkes daha çok ağlardı :)
zaman zaman koy verdiğim oldu ama çok sıktım kendimi ve 
stresinde etkisiyle akşam üzeri rahatsızlandım
kıvranan bir gelindim 
(ıyyy kabus gibi geçen 3-4 saat)
 ya acile ya düğüne seçim yap dediler 
apar topar giyindim gelinliğimi, düğüne dedim düğüne 
 söz iyi olacağım... zor oldu ama oldu, içtiğim ilaçlar ancak akşam fayda etti
 ve iyi oldum sonra çok oynadım çoookk 











düğün alayı :) 07.06.2014

on sekizimdeydim istanbul a yerleştik
zordu her şeyi bırakmak 
daha bir buçuk yıl önce babamı kaybetmiştik onu orada bırakıyor olmak zordu
ve bir gün evlenirsem düğünüm köyümde olmayacaktı tuhaftı...

yıllar geçti ve biri geldi 
hayallerimi gerçeğe çevirdi beni köyüme düğünüme götürdü...



hayatımın en anlamlı dakikalarıydı... 








babacığım biz geldik




















31 Temmuz 2015 Cuma

06.06.2014 biz evlendik :)

düğün nikah kına 
hepsi bir arada istanbul da oldu 
devamı da var :)
























fotoğraf çekimi 26/05/2014


muzurluktan çekim yapamamış bir çiftiz desem yalan olmaz :)

düğünden on gün önce hafta içi Emirgan da ve Yeşilköy de yaptık çekimleri 

ben albüme girenlerden çok bu fotoğrafları seviyorum 

şıppadanak şebelek belki çirkin ama doğal